Anasayfa > Haberler > Yeni Bir Uzay Macerası: Rebel Moon

Yeni Bir Uzay Macerası: Rebel Moon

Film İnceleme 5 ay önce Yeni Bir Uzay Macerası: Rebel Moon

300 Spartalı, Justice League, Sucker Punch, Man of Steel gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış olan Zack Snyder şimdi de bir uzay filmi yaptı. Bu filmin adı da Rebel Moon olarak belirlendi. Belki ülkemizde çok gündem olmamış olabilir ancak yurtdışında Rebel Moon ile ilgili büyük beklentiler, dedikodular ve şüpheler vardı. Çünkü Zack Snyder yapacağı filmle alakalı ortaya büyük sözler atmıştı. Peki film nasıldı?

Zack Snyder, Star Wars’ı oldukça seven bir yönetmen ve bunu kendisi de her yerde söylüyor. Kendisinin filmlere yaklaşım tarzı biraz farklı ve bu farklılığı ile kabul edilmek istiyor. Star Wars’ı sevmesi ve “Son filmlerdeki rezaletten sonra batmış olan bu uzay savaşı bilim kurgusunu kurtaracak filmi ben yapabilirim” ve ya “Star Wars’tan daha iyi bir film yapabilirim” düşüncesine girmiş olabilir. Rekabet veya farklı bakış açıları şahsen benim en çok sevdiğim olaydır. Rekabet “Daha iyisini nasıl yapabilirim ” diyerek yönetmenlerin ve senaristlerin yaratıcılığını tetikliyor ve ortaya farklı sonuçlar çıkıyor. Rebel Moon da bu rekabetin bir sonucu olabilir. Ancak rekabetin sonucunda çıkan sonucun iyi olup olmadığı ise biz seyircilere kalıyor. Rebel Moon filmi bu rekabetin ümit veren ancak anlatımı tuhaf sonucu. Bu yapımın her noktasında Zack Snyder’in çok fazla etkisini göreceksiniz.

Öncelikle bu bir kitaptan uyarlama yapım değil. Bizzat Zack Snyder tarafından oluşturulmuş bir evren. Bu evren hakkında pozitif yaklaşmak istiyorum çünkü oldukça potansiyeli olan bir hikaye gibi duruyor. Ancak filmi ve hikayenin anlatım biçimini sorgularsak çok fazla kötü ve eksik yönün olduğunu söyleyebilirim. Hatta filmi yerden yere vuracak sebeplerim var. Olmadı en kötü “Sen buna uzay filmi demişsin ama bu bildiğin Sucker Punch’ın aynısı” diyebilirim. Sebeplerine tek tek bakalım.



Bu yıl Joaquin Phoenix’in başrol olduğu Napoleon isminde bir film çıktı. Bu filmin savaş sahneleri çok güzeldi ancak filmin bir hikayesi yoktu ve anlatım biçimi çok kötüydü. Bu yüzden film pek beğenilmedi. İşte Rebel Moon da benzer bir kaderi paylaşıyor. Filmin hikayesi çok iyi ancak anlatım biçimi ve kullanılan görseller yetersiz. Az önce de dediğim gibi hikayenin geçtiği evrende çok fazla potansiyel var. İsterseniz bu evrenin üzerine durarak onlarca film çıkartabilirsiniz ancak bu şekilde devam ederse pek beğenileceğini sanmıyorum. Keza anlatım biçimi Sucker Punch filminin bire bir aynısı. Yani bir uzay bilim kurgu filmi yapılıyor ve anlatım biçimi Sucker Punch’tan öteye gidemiyor mu? Maalesef gidemiyor. Zack Snyder, hikayelerin karanlık yönünü görerek bunları sert biçimde anlatan bir yönetmen ve bu yaklaşımı bazen hoşuma gidiyor. Bu kısmı bir akıllarda tutalım.

Uzay savaşları konusunda iki büyük örneğimiz var. Bunlardan birisi Dune evreni diğeri de Star Wars evreni. Bu iki evrenin anlatım şekilleri birbirinden biraz farklı ilerliyor. Genel olarak baz alındığında Dune evreni Star Wars’a göre işleri daha ağırdan alan ve kişiye odaklanan bir yapısı var. Star Wars’un Dune’a göre daha geniş bir fantastik evreni var. Rebel Moon ise her iki evrenden de kendisine pay çıkarmış gibi görünüyor. Geniş bir evren ancak kişi bazlı bir hikaye oluşturulmuş. Ben Star Wars’ı sevdiğim kadar Dune’a da hayran birisiyim. Dune’un daha çok sevdiğim özelliği daha dramatik olması ve ciddi anlamda güç hırsı olan bir insanın yaptığı kötülükleri gerçekçi şekilde gösterebilmesiydi. Yani Star Wars’ta gezegenler yok ediliyor ancak bu üzerinde çok dramatize edilmiyor. Ancak Dune’da bir gece yapılan saldırının bile etkisi karakterlerin üzerinde dramatik bir şekilde gösteriliyor. Az önce aklınızda tutun dediğim bir bilgi vardı işte o şimdi işimize yarayacak. Sen Zack Snyder’sin ve olayları hep karanlık yönüyle göstermeye çalıştın. Bu filmde de aynısını yapsan tadından yenmeyecek bir yapım ortaya çıkmış olacak. Elinde sopası olan bir amiral ile bana nasıl “İşte bu kötülük” diyebiliyorsun? Ayrıca DC evreni kafasından çıkman gerekiyor. Ekibe üye toplamak ve her üyenin hikayesine on dakika ayırmak büyük bir hüsran. Tarak’ın bir Bennus’a binmesi ve özgürlüğünü kazanması uzun bir sürede anlatılacak bir şey değildi. Zaten filmin devamında bir daha Bennus görmedik ve Tarak da iki boş öğüt verdiği bir çatışmada üç beş mermi sıktı. Bennus ile Tarak’ın kaynaşması ve anlaşması film için önemli bir şey bile değilken neden bunu izledik. Evreni kontrol eden bir imparatorluk var ve bu imparatorluğun ailesi katledilmiş ancak bu konuda detay verileceğine Tarak’ın Bennus ile iletişimini izledik. Bir hikayeye giriş bu şekilde olmamalı. Ayrıca filmde başarılı oyunculuklar olsa bile replik verilen yan karakterler inanılmaz kötüydü. Kendimi Romeo ve Juliet izliyor gibi hissettim. Replikler karakterlere o kadar uymuyor. Hikayenin basitlik seviyesi kafa karıştırır şekilde devam ediyor. Bir gezegene devasa bir askeri gemi geliyor. Bu geminin amirali erzak almak için büyük bir şehire değil de köyün birine gidiyor. Üşenmedim saydım, köyde 30 insan ve 28 ev var. Ahırları ve ambarları çıkarırsanız kaç hane olduğunu tahmin edebilirsiniz. Buraya kim neden gelir? Neyse varsayalım ki geldi ve köye belirli bir erzağı teslim etmesi için 9 hafta verildi. Köyde kalan bir grup asker kesinlikle pislik olmak zorunda mı? Rambo bu hikayeyi en az 4 kez işledi. Bahsettiğim replik verilen yan karakterlerden bazıları da bu askerler. Kötü olmayı bile kötü oynayan oyuncuların filmi rezil edişini izledik. Ana karakterimiz “Burayı kaybettik artık burayı terk etmemiz lazım” diyor ve ona kol kanat geren adamın da başarısız replikleriyle “Bunlar metni dümdüz okuyor” düşüncesine giriyoruz. Daha önce hiç görmemiş olabilirsiniz ama hikaye tecavüzle başlıyor. Elinde devasa bir evren olan adamın hikayeye giriş şekli bir tecavüzden çıkıyor. Kötü imparatorluğun kötü rol yapan kötü askerleri bir kıza tecavüz etmeye kalkıyor. Kız o kadar güzel ki robot bile kıza kaldırıyor. Sonrasında kötü repliklerden oluşan kötü rolleri biraz daha görüyoruz. Ve “İşte bunu yapma” diye fergat figan bağırdığım kısım geliyor. Başrol olaya müdahale ediyor ve yıllardır dalga geçilen konuya yine koz verilmiş oluyor.



Star Wars izleyenler bilecektir ki. Evrenin en işe yaramaz adamları Stormtrooper’lardır. Onlarca film ve onlarca çatışma sahnesinde vurabildikleri tek bir hedef yok. İşte Star Wars’tan etkilenen Zack Snyder ise bu durumdan hiç rahatsız olmamış gibi bu olayı kendi evrenine uyarlamış. Stormtrooper askerinin hedefleri vuramaması ile ilgili 25 yıl dalga geçildi ve geçilmeye de devam ediyor. Sen ise bunu Rebel Moon’a uyarlıyorsun. Hayır bari çekim açıları ile bunu gösterme bizlere ama sen inadına bu açıları kullanarak “Ulan sıksana önünde duruyor” diyeceğimiz sahneleri gözümüze sokmuşsun. Elinde rehine olan tecrübeli asker, karşısında akrobasi yapan ana karakterimiz Kora’ya tek bir kez bile ateş etmiyor. Keza koreografi çalışması hiç yapılmadı sanırım çünkü dövüş sahneleri çok yapmacık duruyor ve tadınızı kaçırıyor. Bu inceleme hiç beklemediğiniz bir şekilde bitecek şimdiden söylemiş olayım.

Zack Snyder farklı tarzda bir yönetmendir. Takıntılı olduğu bazı çekim teknikleri var veya yeni bir tekniği severse sürekli ondan devam etme gibi bir özelliği var. İki örnek vereceğim. İlki yavaş çekim; bu tekniği filmlerinin tamamında istisnasız bir şekilde kullanıyor ve bu filmde de kullanmaya devam etmiş. Ne kadar şikayet edilirse edilsin bu konuda ısrar etmeye devam ediyor. Üstelik yavaş çekimi koyduğu sahneler o kadar kötü ki anlatamam. Bahsettiğim bir diğer özellik ise blur yani bulanıklaştırma özelliği. Bu özelliği ilk Justice League filminde Joker için kullandı. Ben ilk orada gördüm. Daha sonra ise sadece bulanıklaştırma özelliğini kullandığı Army of Dead filmini yaptı. Filmi bitirdiğinizde çevreye iki üç saat boyunca normal bir şekilde bakamıyorsunuz. Rebel Moon ise Sucker Punch kıvamında, Star Wars örnek alınarak yapılan, yavaş çekim ve bulanıklaştırma tekniklerinin kullanıldığı karışık bir film olmuş. Üstelik sert bakışları ile koreografisi güçlü olan Charlie Hunnam’a da gevşek gevşek konuşan bir dolandırıcı rolü verilmiş. Oyuncu tamamen ziyan edilmiş. Tarak rolüne Charlie Hunnam verilseydi çok daha iyi olurdu. Zaten filmde de Ed Skrein ve Charlie Hunnam dışında iyi veya wow diyebileceğiniz bir oyuncu/oyunculuk yoktu.

CGI konusunda ise fazla konuşmak istemiyorum çünkü CGI’ın oldukça başarılı olduğu yerler de var çok başarısız olduğu yerler de var. Sonuç olarak ise şaşıracağınız noktaya geldik. Ben bu filme fırsat vermek istiyorum. Bu evrene ait daha çok yapım görmek istiyorum. Çünkü uzun süredir Star Wars tekelinde izlediğimiz filmler bizi çileden çıkartıyor. Ancak Rebel Moon filmi olayların daha karanlık ve daha farklı taraflarını gösterebilir. Çok şikayet ettim ancak filmin potansiyeli sonuna kadar izletmeyi başardı. İkinci film hazır ve 3 ay sonra Netflix’te yayınlanacak bu yüzden aynı hataların orada da olacağından eminim. Ama üçüncü bir yapımın olması ve hataların düzeltilmesi durumunda onlarca filmlik devam edece bir yapıma dönüşebilir.


Yorumlar (0)