Anasayfa > Haberler > İnceleme: The Rings of Power

İnceleme: The Rings of Power

Dizi İnceleme 2 yıl önce İnceleme: The Rings of Power

J. R. R. Tolkien’in kurduğu harika evreni bize anlatan Lord of the Rings üçlemesinin üzerinden 20 yıl geçtikten sonra karşımıza yine bu evreni anlatan bir dizi çıktı. Bu, ben dahil herkesi çok heyecanlandıran bir haberdi. Beş yıllık uzun bir yapım sürecinden sonra bu yapımın ilk sezonunu izledik ve bu yapım konusunda düşüncelerimiz biraz karışık.

Amazon’un büyük bütçeler ile herkesten gizleyerek beş yılda yaptığı Lord of the Rings evreninin anlatan The Rings of Power dizisinin sezon finalini izledik. Sekiz bölümden oluşan devasa yapımın seyircilerde bıraktığı duygular kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Bunun sebebi bazı konuların izleyicilerin içine sinmemesi. Aynı soruyu Lord of the Rings üçlemesi için sorduğumuzda ise cevap kesin ve net. “Gelmiş geçmiş en iyi yapımlardan birisi”... Peki The Rings of Power için bu düşünceler neden aynı değil. Neden beğenildi veya neden beğenilmedi? İşte bu soruların cevabını kendi bakış açımızdan sizlere incelememizde anlatmaya çalışacağız. Tabi yazımızın her kısmında büyük spoilerlar bulunacak.

Yapımları genelde günü gününe takip eden birisiyim ancak konu Lord of the Rings evreni olunca The Rings of Power için saatleri hatta dakikaları saydım. Çıktığı dakikada bölümleri izledim ve bunun için büyük bir sabır gösterdim. Sekiz hafta boyunca düşüncelerimi saklamak ve her yeni bölüm için büyük bir umutla beklemek benim için oldukça zordu. Her bölümde düşündüğüm tek bir şey vardı; “Lütfen diğer bölümleri güzel yapın!”. Bu düşüncelerin bazen karşılık bulduğu bazende hayal kırıklığına uğradığım bir sezon geçirdim. Sanırım çoğu kişi aynı düşünceleri yaşamıştır. İlk iki bölümü incelediğim yazıda “Bu dizinin seyirciyi ikiye böleceği aşikar. Bu evreni yakından takip edenler diziyi beğenmeyecek,evrenle çok fazla alakası olmayanlar bu yapımı beğenecek.” diye bir yorum yapmıştım. Aslında bu yorumumda evrenle pek alakası olmayanları kötülemedim aksine bu iyi bir düşünceydi. Çünkü ne kadar çok detay bilirseniz bu dizi sizin için o kadar zorlaşıyor. Bildiklerinize aykırı şeylerin yapılması, iyi temsil edilmemesi ve evrene aykırı şeylerin yapılması sizlere acı çektiriyor. Ben ise bu evren hakkında; herşeyi bilen ile hiçbir şeyi bilmeyen arasında bir yerdeyim. Birçok konuya hakimim ancak detaylar konusunda usta değilim.



Biz şu ana kadar hep Orta Dünya’yı kısa süreli olarak gördük. Helm’s Deep savaşı, Pelennor Çayırı Savaşı ve Smaug’un olayları ile aslında Orta Dünya’da yaşayan halkları pek fazla tanıyamadık. Ana konunun üzerinde durmalarından dolayı Orta Dünya’yı sürekli savaşların ve olayların olduğu bir yer olarak gördük ve burada yaşayan halkları çok fazla tanıyamadık. The Rings of Power dizisi ile Orta Dünya’yı yakından tanıma fırsatı bulduk. Ancak senaryo bakımından bunu çok iyi yapabildiklerini söyleyemem. Karşımıza cüceler, elfler, güney toprağı halkı, Numenor halkı, orklar ve hobbitlerin atası Kılayaklar ile birlikte 6 topluluğu yakından tanıdık. Hepsini tek tek inceleyeceğiz ancak burada en başarısız olan kesinlikle Kılayaklar’dı.

Kılayaklar bana göre diziyi öldüren, sıkıcı yapan ve pek fazla değer katmayan unsurlarların başını çekiyor. Üstelik bazı bölümlerde Kılayaklar’a çok fazla süre verilmesi izleyicilerin diziden kopmasına sebep oluyor. Çok heyecanlı yazılmayan ve ilgi çekmeyen replikleri canımı fena sıktı. Tamam Orta Dünya’da yaşayan tüm halkları yakından tanımak istiyoruz ancak bu kadar da soğutularak tanıtmalarını istemiyoruz. Kılayakları diziye tek bağlayan olay ise daha sonradan büyücü olduğunu öğrendiğimiz göktaşı ile Orta Dünya’ya düşen - ki aslında büyücüler Orta Dünya’ya böyle gelmiyorlar, bu da yazılmış olanı değiştirmek oluyor - Stranger ile bağlanıyor. Stranger’ın diziye çok geç adapte olması da ayrı bir tat kaçıran unsur oluyor. Benimle aynı düşüncede olan senaristler 7 bölüm boyunca maymun gibi 2 kelime konuşan ve işaret dilleri ile anlaşan karaktere son bölümde özlü sözler bile söyleyebilecek noktaya getiriyor. Dipnot: Özlü sözlerle alakalı diziyi ayrıca eleştireceğim. Bu geçiş nasıl bu kadar hızlı yaşandı benim için çok büyük bir merak konusu oldu. 

Dizinin en iyi anlatımlarından birisi kesinlikle orklardı. Tek kelimeyle, harika! Dizinin orkları bu kadar iyi anlatabileceğini beklemezdim. Kendi dilleriyle hep bir ağızdan ork dilinde marş söylemesi tüylerimi diken diken etti. Her önüne gelenin ork kestiği, duygusuz yaratıklar olarak gösterilmemesi çok ince düşünülmüş bir ayrıntıydı. Bir ork öldüğünde onun için Adar’ın ve diğer orkların üzüntü yaşaması, tören yapması dizide izlediğim en iyi olaylardan birisiydi. Kılayaklardaki gibi boş konuları değil, Orta Dünya’da yaşayan toplulukları yakından tanıyacaksak böyle tanıyalım. Ayrıca orkları CGI ile değil de harika kostümler ile yapmaları dizinin ayrı bir başarısını gösterdi. Benim için dizinin en kusursuz anlatımı orklar için yapılmış. 



Elfler hakkında konuştuğum zaman ise öfke ve sinirlerime hakim olamayabilirim. Çünkü burada seçilen oyuncular hem başarısız hem de çok iyi elfleri yansıtamıyor. İlk olarak en çok konuşulan konulardan birisinden başalyacağım. Siyahi elf neden olmaz? Buradaki olayı ırkçılık olarak görüyorlar ancak öyle değil. Şöyle ufak bir örnek ile anlatmam gerekiyor. Ünlü boksör Muhammed Ali ile ilgili bir film çıksa ve Muhammed Ali’yi bir beyaz tenli oyuncu canlandırsa ve biz buna karşı çıksak o zaman ırkçı olur muyuz? Hayır. Bu gerçeği değiştirmeye giriyor. Eğer evren yazıldığında J. R. R. Tolkien siyahi bir elften bahsetmediyse, dizide siyahi bir elf koymak var olanı değiştirmek oluyor. Tıplı Muhammed Ali örneğinde verdiğim gibi. Şimdi bu bir sorun ama işin komik tarafı elfleri en iyi anlatan karakter, bu soruna sebep olan karakterin kendisi. Siyahi elf (Arondir), dizideki elfe benzeyen tek karakter olabilir. Elfçesi biraz ağır olsa da bu görmezden gelinebilir bir durum. Arondir dışında Galadriel, Elrond ve diğer elfler bana çok fazla “Aaa işte bunlar elf” dedirtmedi. Yani elfler bile kendi arasında elfçe konuşmuyor. Neden? 

Cüceler ise dizide başarılı işlenmişti. Keşke daha fazla görme imkanımız bulunsaydı ancak sadece 3 cüce karakteri görme fırsatımız oldu. Keşke daha fazla görüp bu halkı daha yakından tanıyabilseydik ancak senaristler için Kılayaklar kadar değerli değillermiş. 

Güney toprakları halkı ise şu ana kadar gördüğüm en koyun halklardan birisi. Yani bir gözetleme kulesi sahnesi var ki inanılmaz derecede kötüydü. Ben her konu hakkında bu kadar kolay ikna olan bir halk görmedim. “Savaşacağız! Heyyyyyyyy. Savaşmayacağız! Heyyyyyy. Kral Mısın? Evet. Heyyyyyyy”. Senaristlerin bu konuda daha çok kitap okuyup senaryo yazmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü dizide senaristlerin bazı problemlerinin olduğu açık. 

Senaristlerin bazı konuları çok kolay işlemesi ve seyirciye asla geçmeyen replikler yazması bu dizide beni çileden çıkaran bir unsurdu. Atasözlerinin yüzde doksanı ikinci çağda ortaya çıkmış sanırım. Çünkü herkes bir özlü söz söyleme çabasına giriyor. Yani yedinci bölüme kadar maymun gibi iki kelime konuşan Stranger karakteri son bölümde “Şüpheye düştüğünde burnunu takip et.” tarzında bir özlü söz kullanıyor. Her bölüm en az on tane özlü söz duyuyoruz ve bunların hiçbiri iyi değil. Kule sahnesinde Bronwyn, halkını harekete geçirmek ve savaşmasını sağlamak için 15 saniyelik hiçbir değeri olmayan bir konuşma yapıyor. Halk bu duruma ise gaza gelerek cevap veriyor. Kimse demiyor ki “Sen ne anlatıyorsun?”. Yine farklı bir sahnede Halbrand ve Galadriel sadece özlü sözler ile birbirleri ile konuşuyorlar. “Çünkü, bırakamam” hayatımda duyduğum en iyi bahanelerden veya açıklamalardan birisi olabilir. Bu repliği çok düşünen ve bizzat Galadriel için yazan senaristlere selam gönderiyorum. Dizinin en büyük problemi senaryodan kaynaklanıyor. Mantık hatalarına en çok sebep olan unsurlar senaryodan kaynaklanıyor. Örnek vermek gerekirse; Halbrand ve Galadriel Anar’ı kovalıyorlar. Bu kovalama sırasında Galadriel, hiçbir özelliği olmayan sıradan ata elfçe birkaç söz kullanıyor ve at hızlanıyor. Daha sonra Halbrand Adar’ın atını düşürüyor ve Adar’ı yakalıyor. Bu sırada hızını alan Galadriel son sürat yoluna devam ediyor. Bunun sebebi Anar ve Halbrand arasında yazılan replikler için boş vakit yaratmaktan kaynaklanıyor. Senaryo konusunda kesinlikle büyük problemler var. Umarım eleştirileri doğru değerlendirerek bu problemi ikinci sezon düzeltirler. 

Dizinin büyük bütçeye sahip olduğunu CGI, kostüm ve müziklerden anlayabiliyoruz. Çünkü bu konular bir yapım için en büyük problemler olsa bile The Rings of Power sanki problem yokmuş gibi davranmış. CGI, kostüm ve müzikleri yapmakta hiç aceleci olmamışlar ve beş yılda yavaş yavaş yapmışlar. Cidden çok başarılı. Ancak bu başarı oyuncu seçmeleri konusunda geçerli değil. Elfleri oynayan oyuncular çok başarılı değiller ve Lord of the Rings’te gördüğümüz elflerle uzaktan yakından alakaları yok. 

Çok büyük bir yapımı yapmak büyük bir sorumluluk gerektiriyor. Gelecek sezonlarda bu eksiklikleri düzelteceklerine inanıyorum. Yapmasalar bile yine de bekleyeceğim. Çünkü neden yapmayayım.


Yorumlar (0)