Anasayfa > Haberler > İnceleme: Pacific Rim The Black
Geçtiğimiz günlerde Netflix, Pacific Rim ve anime severlerin hoşuna gidecek bir diziye imza attı ve Pacific Rim: The Black animesini abonelerine sundu. Ama…
Pacific Rim, 2013 yılında Guillermo del Toro’ın yönetmenliğinde ve Charlie Hunnam’ın başrolünde olduğu bir bilim kurgu filmi olarak izleyicilerin karşısına geldi. Dünya dışı yaratıkların saldırısına uğrayan insanlık, tüm silahların hiçbir işe yaramadığı ve canavarların devamlı olarak şehirleri yok etmesini çaresizce izlemekle kaldı. Bunun üzerine Kaiju ismini verdikleri bu yaratıklara karşı tüm devletler güçlerini birleştirerek Jaeger programını başlattı. Programın amacı Kaiju tehdidine karşı durabilecek güçte devasa savaş robotları yapmaktı ve başarılı da oldular. Yarıktan gelen kaijulara karşı Jaegerlar oldukça etkili bir güç olmuştu. İşte bu bilim kurgu filminin başarısı birçok film severin dikkatini çekti ve filmi hayranlıkla izlemelerine sebep oldu. Beğenilerim ve olumlu yorumların desteği ile devam filmi için çalışmalar başladı. 2018 yılında Pacific Rim: Uprising ismi ile devam filmi sunuldu ancak bu filmde yanlış giden bazı şeyler vardı. İlk filmde yaratıkların ve robotların devasa olma hissi tam olarak seyirciye aktarılabilmişken devam filminde bu yoktu. Savaşan yaratıklar ve robotlar sanki birer oyuncak misali birbiri ile savaşıyor, şehir savaşları sanki birer sokak dövüşünü andırıyordu. Üstelik senaristlerin hayal gücü ile yarattıkları kaiju-Jaeger karışımı varlıklar seyircinin hiç hoşuna gitmemişti. Bilim kurgu filmi de olsa yapılacakların bir sınırının olması gerektiğini ve sevdikleri Pacific Rim filminin istedikleri sınırlar içerisinde kalmasını istediler. Film beğenilmese de devam filmi için açık bir kapı bırakıldı. Devam filmi gelmeden önce de Pacific Rim’in animesi için çalışmalara başlandı. Bu anime izleyicilerinin ve pacific rim severlerin yeniden umutlanmasına sebep oldu. Tabi bu durum bizim için de oldukça güzel bir haberdi.
Pacific Rim: The Black ismi ile ilk sezonu yedi bölümden oluşan anime 4 Mart günü Netflix abonelerine sunuldu. Yapımı için 3D animasyonlar yapan bir Japon firması ile anlaşıldığı için sıradan animelerden farklı bir seri çıkarılmış. Bu durum izleyiciler için çok önemli değil çünkü asıl beklenen şey Kaiju ve Jaeger’ların birbiri ile olan savaşını izlemek. Anime, seyircilerin istediklerini vererek başlıyor. Dünya tekrar Kaiju’ların saldırısına uğruyor ve Jaeger’lar dünyayı korumak için sonuna kadar savaşmaya hazırlar. Ancak istenilen yerlerde açılan yarıklarla yüzlerce Kaiju geliyor ve konunun geçtiği Avustralya kıtası yenik düşüyor. Geri çekilip tekrar savaş pozisyonu alabilmek için “The Black” programı başlatılıyor.
Animeyi izlerken bazı Pacific Rim Uprising’de yapılan bazı hataların düzeltildiğini görebiliyorsunuz. Özellikle boyut hissi kısmen düzeltilmiş diyebiliriz ancak senaristlerin hâla yaratıcı olmaya istekli olmaları ve sürekli sınırları dışına çıkması maalesef işleri oldukça karıştırmış. Anime serisinin devamlılığı için bir olay veya sorun çıkarmak oldukça doğal olan şeyler ancak bunu yaparken sürekli sınırları aşmaya gerek yok. Sınırları aşmadan ve sabit bir tema ile onlarca sezon yapmış animeler oldukça yaygın çünkü insanların istediği şey olay örgüsü ve karakterleri tam olarak tanıyabilmek. Ancak Pacific Rim: The Black yapımcıları sanırım bu olayı anlamadan, yenilikçi ve sürekli sınırları zorlayan bir anlayış ile yola çıkmışlar. Peki bunun sonucunda ne mi oluyor. “Kaiju Mesihi”...
Animeyi izlerken şu şekilde hissediyorsunuz; “Kaiju mu? severiz. Küçük kaiju köpekler mi? Yani büyüklerini üretebilen uzaylılar bunları da yapabilir. Kaiju-Jaeger karışımı mı? İkinci filmde gösterilmişti sevilmiyor ama sorun olmaz. Süper güçleri olan Kaiju Mesihi mi? Ne…”
Bir proje üzerinde çalışıyorsanız eksik kaldığınız noktaları farklı başarılarınız ile kapatabilirsiniz. Ancak Pacific Rim: The Black bunu yapmakta bile zorlanıyor. Animeyi 3D animasyon şeklinde hazırlamak ve mevcut animelerin %90’ının yapamadığı izlenmeme tehlikesini almak oldukça cesaret isteyen bir durum bu konuda tebriklerimizi sunuyoruz ama herkesin 3D animasyon izlemek istememesine karşı sağlam bir konu görmek isterdik. Bu kısımda ise karşımıza sağlam bir konudan ziyade bir hüsran çıkıyor. Az önce boyut hissini bir nebze olsun çözmüşler dediğimiz sözler tek bir sahne ile yalan oluyor. Çünkü bina boyutlarındaki bu yaratıklar maymundan biraz daha hızlı bir şekilde hareket edebiliyorlar ve konunun ciddiyetinin kaybolmasına sebep oluyorlar. Ailesini arama ve kurtuluşa ulaşma peşindeki iki gencin hikayesini Kaiju’ya dönüşebilen bir çocuk alıyor. Dönüşüm sahnesinde açıkçası sarı bir yıldırım çarpması görmek çok kötü durmazdı çünkü bu sahne ancak Attack on Titan’a yakışan bir sahne ve bu olayın Pacific Rim ile alakası bile olmaması gerekiyor. Üstelik bu çocuğun birden fazla özelliği de bulunuyor.
Genel olarak baktığınızda sizlere düşünmeden keyifli dakikalar geçirmenizi sağlayacak bir anime sunulmuş ancak düşünmeye başladığınızda olayların Pacific Rim: Uprising kadar kötü olduğunu görebilirsiniz