Anasayfa > Haberler > Eğlenceli Bir Ninja Kaplumbağalar Filmi

Eğlenceli Bir Ninja Kaplumbağalar Filmi

Film İnceleme 10 ay önce Eğlenceli Bir Ninja Kaplumbağalar Filmi

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası filmini ön gösterimde izledik. Paramount Pictures ve Nickelodeon ortak yapımı olan film, aksiyon-komedi türünde oldukça başarılı bir yapım olmuş. “Yıllarca insanların dünyasından korunan kaplumbağa kardeşler, kahramanca davranışlarla New Yorkluların kalbini kazanmak ve normal gençler olarak kabul edilmek için yola çıkarlar. Yeni arkadaşları April O'Neil, gizemli bir suç örgütünü alt etmelerine yardım eder, ancak çok geçmeden üzerlerine bir mutant ordusu salındığında başları büyük derde girer.” şeklinde bir konuya sahip olan film size 1 saat 39 dakika boyunca eğlenceli bir seyir sunuyor.

Yönetmenliğini Jeff Rowe, senaristliğini Seth Rogen ve Evan Goldberg’in yaptığı Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası, görsellik ve senaryo açısından oldukça doyurucu olmasının yanı sıra müzikleri de son derece kaliteli olmuş. Özellikle, April ile Kaplumbağaların ilk defa karşılaştığı sahnede çalan müzik, April’ın nasıl hissettiğini, ne kadar korktuğunu ve duygularının karmaşıklığını anlamamıza büyük oranda yardımcı oluyor. Müzikler açısından en etkili bulduğum sahne, tanışma sahnesi diyebilirim. Ancak bu sahnede kendimizi biraz da olsa April’ın yerine koyuyoruz ve onun korkusunu, gerginliğini yaşıyoruz. Bu noktada yanlış bulduğum şey ise bizim Kaplumbağalar ile filmin ilk sahnelerinde tanışmış olmamız. April ile tanışma sahnesinde seyirciye, ilk defa tanışıyormuş gibi bir gerginlik geçirmenin doğru bir karar olmadığını düşünüyorum. 

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası filmi oldukça güzel çizimleri ve aksiyon sahneleriyle doyurucu bir görsellik sağlarken senaryoda yer alan espriler ve filmlere yapılan göndermeler seyir zevkini ikiye katlıyor. Filmde; Batman, Fast and Furious, Tokyo Drift, Godzilla, Avengers gibi birçok filme gönderme bulunuyor. Bu göndermeler göz çıkarmadan son derece başarılı bir şekilde filme yerleştirilmiş. Kimi gönderme doğrudan “Neden sesini kalınlaştırıyorsun, Batman misin sen?” şeklinde açıkça söylenirken kimi gönderme izleyicinin fark etmesi için üstü kapalı bir şekilde filme eklenmiş. Film, göndermeler konusunda da oldukça başarılı diyebiliriz.

Filmi, Türkçe alt yazılı şekilde izledim ve seslendirmenler oldukça başarılı bir iş çıkarmış diyebilirim. Seslendirmenler neredeyse hiçbir sahnede ufak da olsa bir yanlış yapmamışlar. Tüm duyguyu ve enerjiyi, seyirciye güzel bir şekilde geçirebiliyorlar. Seslendirme kadrosunda ise Jackie Chan, Seth Rogen, Ice Cube, John Cena, Post Malone, Paul Rudd ve Giancarlo Esposito gibi oldukça ünlü isimler yer alıyor. Ancak ergen Kaplumbağaları seslendiren Nicolas Cantu (Leonardo), Micah Abbey (Donatello), Brady Noon (Raphael) ve Shamon Brown Jr. (Michelangelo) da henüz çok genç yaşta olmalarına rağmen son derece başarılı bir iş çıkarmışlar. Seslendirmen kadrosu konusunda da cast seçimi özenle yapılmış. Filmi izlediğinizde bunu net bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Her sesin kendine özel bir karakteri olduğu gibi filmde de karakterlere özel sesler bulunarak seslendirme yaptırılmış. Film ekibi cast seçimi konusunda da bir tebriği hak ediyor.

Spoilerlı kısma geçmeden önce “Bu film sinemada izlemeye değer mi?” sorusuna gelecek olursak, görsel efektler ve detay bakımından çok büyük şeyler vadetmediğini göz önünde bulundurduğumuzda evde de izlenebilecek bir filmdi diyebiliriz. Ancak bu filmden sinemada alacağınız zevki, evde alamazsınız. Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası filmini sinemada izlemenizi öneririm.



Spoilerlı kısıma geçecek olursak senaryodaki espriler oldukça kaliteliydi. Filmin başlarında ne tür bir şey izleyeceğimi bilmiyordum. Filmin başlangıcı da sert bir aksiyon şeklinde ilerleyecek gibi duruyordu ancak Leonardo’nun çatıda, “Bu zor bir görev. Çok dikkatli olmamız gerek. Hedefimiz ‘GO-gurt’ almak.” dediğinde oldukça esprili bir film izleyeceğinizi fark ediyorsunuz. Daha filmin ilk sahnelerinde de Leonardo’nun sesini kalınlaştırmasına tepki olarak diğer kaplumbağaların “Batman misin sen?” sorusu geldiğinde de göndermelerin bolca olacağını anlıyorsunuz.


Film, aslında çok aşina olduğumuz bir hikâye üzerine kurulu. Sevdiği biri öldürüldükten sonra intikam olarak tüm dünyaya savaş açan bir kötü karakter ve onu durdurmaya çalışan iyimser kahramanlar. Ancak filmde, bu aşina olduğumuz hikâyeyi mizahi açıdan çok güzel bir şekilde destekledikleri için “Bu hikâyeyi defalarca izledik zaten.” şeklinde düşüncelere kapılmıyorsunuz. Karşınızda tamamen özgün bir hikâye varmış gibi hissediyorsunuz ve film akıcı bir şekilde ilerliyor. Filmi iki kere arka arkaya izlememe rağmen hiç sıkılmadan, aynı esprilere tekrar gülerek izlediğimi de rahatlıkla söyleyebilirim.

Filmin başında gördüğüm ve sonuna kadar kafamda bir soru işareti bırakan tek şey askerlerin elinde antidot bulunması oldu. Baxter Stockman, mutant serumunu geliştiren bir bilim adamı. Süper Sinek adlı kötü karakterimizi geliştiren kişi de kendisi. Cynthia Utrom adlı karakter ise kendisine bir mutant ordusu kurmayı planlıyor ve Baxter Stockman’ın mutant serumuna ihtiyacı var. Ancak, Baxter Stockman filmin başında mutant serumunu henüz yeni keşfetmişken Utrom’un askerlerinin elinde bu serumu eski haline çevirebilecek bir antidot’un bulunması aklımda büyük bir soru işareti bıraktı. Bir diğer hata olarak gördüğüm nokta ise laboratuvarı havaya uçurduktan sonra sağlam kalan parçaları toplayan yaklaşık 20 asker, yerde duran ve yeşil yeşil parlayan serumu görmeyip ayağıyla çarparak lağım giderine nasıl düşürebiliyor? Bu noktada serumun lağıma düşüşü konusunda ucuz bir yola kaçıldığını düşünüyorum. Ayrıca yavru kaplumbağaların lağımda ne işi olduğu da ayrı bir merak konusu. Biraz teknik bir detay olacak ama lağım borularında “s” şeklinde bir kısım bulunur ve bu kısım bir miktar suyun orada kalarak lağımdaki kötü kokunun giderden gelmesini engeller. Yani lağım giderine düşürdüğünüz bir cisim direkt olarak lağıma gitmez ve o “s” kısmında takılı kalır. Ancak filmde gördüğümüz kadarıyla düşen serum direkt olarak lağıma düşmüş ve kaplumbağalara bulanmış halde karşımıza çıkıyor. Kaplumbağaların seruma bulanması konusunda daha zekice ve mantıklı bir çözüm bulunabilirdi diye düşünüyorum.

Filmdeki çizimleri ve aksiyon sahnelerini oldukça beğendiğimi söyleyebilirim. Mekân basma sahnelerinde de Oldboy filminden ve Sisu adlı oyundan esinlendikleri çok açık bir şekilde belli oluyor. Bu dövüş sahnelerinin altından da çok güzel bir şekilde kalkmışlar. Dövüş sahneleri konusunda çoğu filmde gördüğümüz ve mantıksız olmasına rağmen artık kanıksadığımız bir dövüş stili olan silah varken yumrukla kavga etmek ve kalabalık hâlde üstüne gitmek varken tek tek dalma şeklini burada da görüyoruz. Splinter ustanın kaplumbağaları kurtarmak için geldiği sahnede, Cynthia Utrom’un askerleri kalabalık bir şekilde ellerinde silahlarla gelmesine rağmen Splinter ustaya ateş etmek yerine elektrikli sopalarla tek tek saldırmayı tercih ediyorlar. Birçoğu dayak yedikten sonra ise 2-3 kişi birden saldırıyorlar ama yine dayak yiyorlar. 20-30 askerden yalnızca 3-4 tanesinin aklına ateş etmek geliyor fakat onlar da dağa taşa ateş ediyorlar. Her ne kadar doyurucu bir aksiyona sahip olsa da bu tarz hatalar ufak da olsa seyir zevkini düşürüyor.

Filmde bazı şarkıların, anlatımı kuvvetlendirmek ve espri katmak için eklendiği anlaşılıyor ve bu durum seyircide güzel bir karşılık buluyor. Örnek verecek olursak; Kaplumbağalar, Splinter ustayı terk ettikten sonra Splinter ustayı gördüğümüzde “Lonely” şarkısı çalıyor ve izlediğimiz sahneyle bağdaştığında esprili bir anlam kazanıyor. İkinci bir örnek ise Süper Sineği ilk kez gördüğümüz sahnede “Wake Up in The Sky” şarkısında, “You can't tell me I ain't fly. I know I'm super fly” kısmı çalıyor. Bir yandan anlatımı güçlendirirken diğer yandan da komik bir görüntü oluşturuyor. Filmin müzikleri ise oldukça kaliteli olmuş. Sahneyle iç içe geçerek duyguyu, izleyiciye başarılı bir şekilde yansıtıyor.

Devam filminin geleceğini de aslında after-credits sahnesinde gördük. Kaplumbağaları, insanların arasına karışmış ve uyum sağlamış bir şekilde görürken Utrom’un onları izlediğini görüyoruz. Utrom da “Shredder’ı çağırın.” diyor ve son sahne olarak Shredder’ın siluetini görüyoruz. İlk filmin sonunda, devam filminin geleceği garantisini vermek cesaret isteyen bir iştir. Ancak yapım da oldukça başarılı olduğundan hem gişede güzel bir karşılık bulacaktır hem de eleştirmenler tarafından olumlu karşılanacaktır. Dolayısıyla şimdiden devam filminin geleceğine kesin gözle bakabiliriz.

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası, doğrusuyla yanlışıyla çok güzel bir film olmuş. Ufak tefek detaylara takılan birisi değilseniz filmden çok daha fazla zevk alabilirsiniz. 4 Ağustos’ta vizyona girdiğinde izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Eğlenceli bir 1 saat 39 dakika geçireceğinizden emin olabilirsiniz.


Yorumlar (0)